16 Temmuz 2024 Salı

Grandma Nancy

Dun oyle bir gundu ki, anlatacak cok sey var.

Uzun zamandir burada bir sey yazmadigimi farkettim ve tum bu yasananlar beni bugun burada yasananlari tum detaylariyla yazmaya itti.

Nereden baslasam bilmiyorum. Amerika beni oldukca zorluyor. Herkesin o “American dream” algisi aslinda o kadar gercekten uzak ki. 

Dun gune cok normal bir sekilde basladim. Kahvaltimi yaptim ve disari attim kendimi. Ailemle goruntulu konusuyorken bir anda bekledigim telefon geldi. Internet ile ilgili bir kurulum yapmamiz gerekiyordu ve birden telefon konusmasinda eve gitmek zorunda kalmak gibi bir durumla karsilastim. Eve gittigimde tum bu kurulum islemleri ile ugrastik ve ben sonrasinda tekrar evden ciktim. Islerimi hallederken arkadasim beni acil olarak yanina cagirdi. Cani sikkindi ve beni yaninda istiyordu. Islerimi birakip hemen yanina gittim. Aglamali gulmeli birkac saat gecirdik ve beklemedigim bir telefon geldi. Arkadasim agliyordu. Ne oldugunu anlayamamistim. Ev arkadaslarimizdan birinin calistigi esnada, arabasinda bir teyze bayilmisti. Arkadasim ambulans cagirmis, kendisine hastaneye ve eve kadar eslik etmisti. Teyzeyi evine biraktigi esnada cok duygusal anlar yasamis. Teyze, “ hastaneden geliyorum, doktor zaten fazla bir omrum kalmadigini soyledi. Yalniz yasiyorum su an ve yalniz olecegim. Insallah obur hayatimda senin gibi biriyle tanisirim.” Demisti. Arkadasimin anlattigina gore bu noktadan sonra ne diyecegini bilmememis, ihtiyaci olmasi dahilinde mutlaka kendisine soylemesini rica etmisti. Mutevazi teyzemiz kibarca gerek olmadigini soylemis ve ayrilmislar. 

Bundan sonraki surecte beni telefonla arayan arkadasim durumu bana aktardigi sirada, diger arkadasimizin durumdan cok etkilendigini ve gozyaslarini tutamadigini su anda da iyi hissetmedigini soyledi. Tum bunlar anlatilirken ne bana aktaran kisi nede ben gozyaslarimizi tutabilmistik. Hemen eve geri don bende geliyorum dedim ve telefonu kapattim. Beraber oldugum arkadasima olaylari aktarmam ile adeta gozyaslarina bogulmustuk. Bir seyler yapilmaliydi, boyle olmazdi. Arabaya atladigim gibi eve geri dondum.

Eve geldigimde 3 kisi evdeydi ve cok bitik durumdaydi. Ortaya bir oneri attim. Bir seyler yapalim, yapmaliyiz dedim. Herkes o anki duygu patlamasi ile kabul etti. Arkadaslarimizi topladik, Kizli erkekli bir supriz planlamaya basladik. Herkes dusunu aldi, kendine geldi. Arabaya atladigimiz gibi en yakin markete gittik. Balonlar, cicekler ve cheescake aldik. Cok heyecanliydik.Nancy cok sevinecekti. Tabi bu surecte her noktayi hesaplamamiz lazimdi. Ya kapiyi acmazsa? Ya korkarsa? Ya yanlis anlarsa? Veya en kotusu ya cok heyecanlanir ve fenalasirsa? Bunlari dusunmeden edemedik. Yinede onu mutlu etmek icin her seyi goze aldik ve evine dogru yola koyulduk.

Evi hem bizim evimize hemde markete 5 dk uzakliktaydi. Bir apartman komplexinin 6. Katiydi. Kapiyi nasil acacagimizi dusunurken iceri girmekte olan birinin pesine takildik. Ilk asama tamamdi. Kucuk bir asansorle iki posta halinde yukari ciktik. Heyecanla kapisina geldik ve kapiyi caldik.

Caldik ama ses yoktu. Korktuk. Ya evde yoksa? Birkac kere daha caldik ses yoktu. En sonunda “Nancyyyyy” diye seslenmeye basladik. Iste o anda ciliz bir ses geldi kapinin ardindan.Tum bu seyler yasanirken onun yaninda olan arkadasimiz kendini tanitinca kapi yavasca acildi. Nancy bizi gordu. Arkadasimiz o anlarda taktigi sapkasini takmisti kendisini tanimasi icin. Ise yaramisti. Kapiyi belki endise ve merakla acmisti Nancy, ama ona gulerek bakan 9 piril piril genci gorunce anladi, ona gelmistik.

Bizi gorunce gozlerine inanamadi. Zaten yurumekte zorlaniyordu. Bacaklari incecik ama ust bolgesi bir o kadar agirdi.Bizi kibarca iceri davet etti. Girmek istemedigimizi, onu rahatsiz etmek istemedigimizi soyledik ama o iceri dogru yurumeye baslamisti bile. Hepimiz ayakkabilarimizi cikardik ve iceri giriverdik.

Evi tiklim tiklimdi. Pis degildi, oldukca havadardi. Sadece farkettigimiz uzere Nancy bir “istifciydi”. Bebekler, mektup yiginlari, ilac kutulari odadaki her yuzeyi kaplamisti. Oturmaya bir yer yoktu adeta. “Keske sizde oturabilseydiniz” dedi. Onu olabildigince rahat ettirmek istemistik, beklenmedik bir sekilde hayatina girdik ve onun mahcup olacagi herhangi bir duruma vesile olmak istemedik. Hepimizin isimlerini sordu, sabirla ogrenmeye calisti. Gulumsuyordu, cok mutluydu. Hepimiz ona “ biz bugun seni ziyaret etmek istedik, iyi oldugundan emin olmak istedik.Senin artik hayatinda biz variz, ne zaman istersen burdayiz” dedik. Bunlari duymak onu cok mutlu etti. O kadar mutevazi ki getirdigimiz hediyelere hep “ en sevdigim” seklinde yorumlar yapti. Bizim, acaba yanlis anlar mi? Diye dusunerek goturdugumuz, uzerinde “feel better soon” yazan balonlara bile hayran hayran bakiyordu. Ozenle kutuphanesinin ustune yerlestirmistik. Kisa bir muhabbetin sonunda kendisine fotograf cektirmek istedigimizi ve onun icin sorun olup olmayacagini sorduk. Biraz endiseli gibi geldi cunku ayakta uzun sure kalamiyordu veya belkide evin daginik olmasindan dolayi mahcubiyet hissediyordu. Bunu anlamistik ve hepimiz onu elimizden geldigince rahatlattik. Oturdugu koltuktan kaldirmadan, onundeki bir sehpayi cekerek ve mektup yiginlarini kaldirarak oturabilecegimiz bir alan yarattik. Ayaginin dibine coktuk. Karsi koltuga koydugumuz telefonun zamanlayicisini actik ve hepimiz bir agizdan tekrar ettik “ cheeeseeee”.

Ona bu fotografin hem bizim icin hemde onun icin guzel bir ani olacagini dusundugumuzu soyledik. Ona bu fotografi cerceveletip getirecektik.Bundan sonra ne zaman isterse biz orada olacaktik. Alisverisine, soforlugune kadar yardim edecegimizi soyledik. Telefon numaralarimizi verdik.O artik bizim Nancy nenemizdi.(kendisine bunu soyledigimizde “aa ben nine olacak yastamiyim?” Diyip gulmustu.71 yasinda) Kimsenin onun bu kocaman kalbini sigdiramadigi hayatta biz 9 ayri kalp olarak belirmistik kapisinda. Daha fazla kalip sohbet etmek isterdik ama onu yormak istemiyorduk.Istemeden de olsa ona hastaligini hatirlatmak bizi uzerdi. Kendisi bir ara hastaligindan bahsetmeye basladi ve gozleri doldu, nefes almakta gucluk cekebilecegini dusunduk ve hemen konuyu degistirdik. Iyiki tanimistik onu. Iyiki o gun bizim hayatimiza girmisti, bizde belki farkinda olmadigimiz duygulari canladirmisti. Hic aglamam diyen kisiler hic tatmadigi duygular yasadi. Gunun sonunda o evden cikarken, biliyorduk. Biz dogru olani yapmistik. Hepimiz ailelerimizden uzak,kimimizin ninesi yeni vefat etmis, kimimiz hic ninesini tanimamisti bile. Ona goz kulak olmak bize cok iyi gelmisti. Onun demesi uzerine bizler “Allahtan gelen bir hediyeydik”.Daha once hayatinda boyle bir sey hic yasamamisti ve biz onun en kotu hissettigi bir donemde beliriverdik kapisinda. Kapidan ciktigimiz ilk andan itibaren sabah hissettigimiz o huznun yerini icimize sigmayan bir heyecan,sevinc kaplamisti. 

Bugun ben bunlari yazarken sanki her seyi tekrar yasamis gibi hissediyorum ve artik icimden aglamak gelmiyor. Yuzumde bir gulumseme ile yaziyorum bunlari. Vefa oyle bir sey ki, hic beklemedigimiz anlarda karsimiza cikar ve tum ruh halimizi degistirir. Birbirimize destek olmanin ne kadar onemli bir sey oldugunu bir kez daha anladik. Bu koskoca hayatta hayatinda kimsenin olmamasi, tek basina kalmak ,bir insanin basina gelebilecek en korkunc sey. Biliyorum belki milyonlarca insanin basina geliyor benzer konular ama bizler “act of kindness” dedikleri hareketi yaydikca, dunya daha guzel bir hale gelecek. Inaniyorum.

Gunun sarkisi: step into your power by Ray LaMontagne

3 Ocak 2024 Çarşamba

2024, 3 days ahead…

Ben hep cok sansli olduguma inandim. Ne yasarsam yasiyim hep ogrendigimi dusundum. Anin tadini cikardim. Deli gibi agladim, guldum, sinirlendim. Bunlar hep benim hayatimin bir parcasiydi. Hayatima giren her insan bana bir sey kattigi gibi goturdude. Yine de dolu dolu yasadim hayatimi, dibine kadar.

2023 cok sancili gecti. Sanirim en umutsuz oldugum, en dibi gordugum yildi diyebilirim. Boyle zamanlara ihtiyacimiz var biliyorum ama yinede hic bu kadar kenara sikismis, caresiz hissetmemistim. Cevremden cok kendimi sorguladigim gunler gecirdim. Neden buradaydim? Nereye gidiyordum? Degmismiydi? Aldigim kararlarda yaniliyormuydum?

Cok fazla 2023 uzerinden konusmak istemiyorum cunku her sene suprizlerle dolu. Bu sene yapabileceklerimi dusunup seneye kendimi bambaska bir yerde bulabilirim. Sadece potansiyelimi kaybetmekten, daha dogrusu burada potansiyelimi gerceklestirememekten korkuyorum. Bunu bugun derste bir arkadasimdan duydum. Izledigi videoda bu konudan bahsedildigini soyledi ve ben simdi dusundugumde benligimin arka planinda bundan cok etkilendigimi dusunuyorum. Ne istiyorum? Cok paralar kazanmak mi? Ailemi mutlu etmek mi? Sirf prestijli diye mimarlik okumak mi? 

Bu yil; “Ben ne istiyorum?” Asil soru bu olacak. 2024 bana sans getirmesin. Huzur ve pozitiflik getirsin istiyorum. Ben potansiyelimi biliyorum ve su ana kadar ki yasantimda zaten sansli oldugumu, belkide sansi kendimin yarattigini bildigimden dolayi sadece ve sadece huzur ve pozitiflik diliyorum.

2023 yilinda cok fazla negatiflik yasadigimi, arkadaslik iliskilerimin belkide aile iliskilerimin bile bundan etkilenmis olabilecegini dusunuyorum. Olaylara bakis acimi tamamen degistirmek degil ama ekstra negatiflikten kurtulmak istiyorum bu sene. Daha pozitif olmak ve sonuna kadar savasmak istiyorum.Sikayet etmek yerine kabullenmek istiyorum. Suclamak yerine affetmek istiyorum. Yargilamak yerine empati kurmak istiyorum. Mantigimin saygi kurallarinin onune gecmemesini ve adaletli  secimler yapmam konusunda bana yol gostermesini istiyorum. Asik olmak degil, sevgimi korumak istiyorum. Gerekirse “ayna” olmak istiyorum. 

Yakin zamanlarda bir dizi izlemeye basladim. Aslinda o diziden bahsetmek istemiyorum ama cok kisa deginecegim. Dizi iki ayri kulturlerden ailenin bir araya gelmesini anlatiyor. Bir aile muhafazekar, diger aile daha toplumun “modern” olarak adlandirildigi kesim. Bu dizide her iki tarafinda asiriligini gordum diyebilirim. Ilerleyen bolumlerde bu ailenin cogu ferdi birbirlerine karsi olan onyargilarini yikiyor. Bir sahnede: bazen senin ayna olman gerektiginden bahsediyor. Bu karsi tarafi anladigimizi ve saygi duydugumuzu, ayni sekilde bizlerinde bu anlamda fedakarlik yapabilecegi, adim atabilecegini gosteriyor. Heh tam bu noktada kendime sunlari dedim, her zaman ben hakli degilim. Evet mantigim oyle soyleyebilir ama bazen herkesin dogrusu farklidir.Sirf kendi dogrumuzu savunuyoruz diye ne yargilayabiliriz nede yargilanabiliriz. Ogrenmek sonsuzdur, ogrenebiliriz. 2024 yilinda daha fazla ogrenmek,caba gostermek ve anlamak istiyorum. Maddelerimden biri olan”arkadasini iyi sec” maddesini vurgulamak adina yazdim bu paragrafi…

Gelelim bu seneni maddelerine;

1-Borclarini ode

2-Okula geri don

3-Is bul

4-Spora basla

5-Her ay iki kitap bitir

6-Giderlerini dusur

7-Aileni getir

8-Arkadaslarini iyi sec

Son maddeyi su an ekliyorum.

8-Kendini tani


Happy new year Idil. Iyiki varsin….

Bu sene

Senin senen olsun.









25 Eylül 2023 Pazartesi

Toplumsal normlar

 Bugun konusacak seylerim var. 

Okula araba ile gitmeye basladim ve neredeyse 2 saat suruyor :) sabah 7 de kalkiyorum ;) Evet araba kullaniyorum zaten bu cok ilginc bir sey olmamali ama yinede her gecen gun daha fazla independent olmaya calisiyorum. Bazen oyle zamanlar geliyor ki benligini unutuyorsun. Birine veya herhangi bir seye baglaniyorsun. Son zamanlarda bunu kirmaya basladim. Zaten bir seylere cesaret ettikce daha cok sevk duymaya baslamaz miyiz? 

Bir yandan da bu aralar beni endiselendiren dusunceler olmaya basladi. Surekli bir yetemiyormus hissi. Ne yaparsam yapayim sanki kimseyi memnun ve mutlu edemiyormusum gibi. Geriye baktigimda aslinda basardigim o kadar cok sey var ki, neden kendimi olumsuzluga yoneltiyorum bilmiyorum. Burada hayat kurmak, bir seyleri elde etmek sipsak olmuyor malesef. Keske olsa. Bunlari bilerek buraya geldim ve hala cabaliyorum. Genel olarak mutlu muyum? Evet oldukca. Turkiye ile karsilastirdigimda belki seneler sonra elde edebilecegim yasam kalitesine sahibim. Bunu tercih ediyor muyum? Evet. 

Hala zamana ihtiyacim var biliyorum ve toplumun bize dayattigi normlardan da kurtulamiyorum. Ailemin, ozellikle annemin duygusal olarak yaklastigi noktalar var ve bu bazen beni uzuyor. Cevremde herkesin aile kurdugu, coluga cocuga karistigi durumlara sahit oldukca bana karsi beklentileri artiyor. Bilmiyor ki herkesin dogru zamani farkli. Herkesin hikayesi farkli ve buna saygi duymak zorundayiz. Tek basima geldigim binlerce kilometre uzakta olan bu ulkede, tek basima bir hayat kurdum. Her seyin cok daha guzel oldugu zamanlarda gelecek. Bu surecte baski altinda hissediyor olmak beni psikolojik olarak yipratiyor. 

Umuyorum beni, cabami anlar ve daha anlayisli olmayi basarirlar. 

Peace out! :)

28 Ağustos 2023 Pazartesi

Geri Dondum.

 Nerede kalmistik?

Uzun zaman oldu buralara ugrayali. Cok sey degisti, degisiyor. Su anda siradan bir dil okulunun bir sinifindan bunu yaziyorum. Yanimda deniz urunlerinin fotograflarini isimlerle eslestiriyorlar. Simdi merak ediyorsunuzdur bu asamaya nasil geldin :D Beklemede kal. Anlatacak cok sey var. 

MArch ogrencisi iken dil okuluna donus hikayem geliyor. Sen ki Moshe Safdie ile tanis sonra okulu degistir. Hayat iste.. 

Bundan tam 1 sene once istedigim okul olan BAC icin bir basvuruda bulundum. Burslu olarak girmek icin her yolu denedim. Nitekim 2 aylik basvuru surecim ve akabinde gelen karin sancilari sonuclandi ve basvurdugum ilk ve tek okuldan burslu olarak kabul aldim. Tam o sirada tasinma sorunsali ve bununla beraber degisime gittigim birkac sey daha vardi. Bunlarla basa cikmak beni strese sokacak sanmistim ama her sey o kadar purussuz ilerlediki. Yeni ev, yeni is, yeni insanlar, yeni okul, parlak gelecek. En yakin arkadaslarimla sonunda daha sakin bir muhite tasinmistik. Bu 1 sene icinde o kadar inisli cikisli anlar yasadim ki, kendimi cok sorguladim yanlis mi yapiyorum diye. Uykusuz geceler, odev yetistirme cabasi, siniftakilere yetisme cabasi, finansal sorunlar, beklentiler. Bogulmak uzereydim. Sosyal medyada her sey guzel gidiyordu belki herkesin gozunde ama aslinda cok farkliydi. 1 sene boyle gitti. Evde isler bekledigimiz gibi gitmiyordu, anlasmazlikla cikmaya basladi, finansal olarak yetebilmek icin cok calismamiz gerekiyordu ve bu bizi yormaya basladi. Tam bu siralarda birkac kere trafik kazasi atlattik. Bu demek oluyordu ki arabanin degismesi gerekiyordu.  Yeni araba aldik ve var olan arabayi elden cikardik.Evet bu dogru… Turuncu kaplumbagaya elveda…. Cok agladim… 

Araba degistikten sonra bir muddet rahat yasamaya odaklanmis, cok para biriktirmeye firsat bulamamistim. Yani bu demek oluyor ki cok calisiyordum ama okul,ev, araba ve diger giderler tum kazancimi sifira indiriyordu. Bu da ekstra stres sebebi halina geldi. 1 sene sonunda artik okulu tum diger seyler ile idare edemedigimi farkettim ve bir sureligine birakmaya karar verdim. Tamamen birakmak degil sadece bir sureligine dondurmakti istedigim. Bir konudan bahsetmeyi unuttum. Calistigim yerin bana sponsor oluyor olmasi. Bu demek oluyor ki bir seyleri elde etmeme cok az kaldi. Tabiki her sey ayni anda ayni purussuzlukte ilerlemiyor bu sebeple benimde bir secim yapmam gerekiyor. Birini elemek. 

Tekrar basa donmem gerekirse, okulu 1 seneligine dondurdum. Kendime ne yapmak istedigime daha fazla odaklanip, daha rahat para biriktirebilecegim. Su anlik boyle dusunuyorum.

Evet bugune gelirsek, elma armut fotograflarini eslestiriyorum cunku sinavi salladim bilerek B2 seviyesine dustum. Daha uzun kalabilmek icin. Simdi de bu duruma katlanmak zorundayim.Eyy idil, sen ki presentationlar yapan, Harvardli hocalarin onune cikan kisi bunlara mi kaldin….

Hayatin ne getirecegini bilemiyorsun malesef. 

Boston’dan selamlar.

28 Eylül 2021 Salı

New York, you are bringing me down

Merhaba New York,

3 sene oldu sanırım görüşmeyeli. Hiç değişmemişsin, hala yoruyorsun beni. Bunun yanı sıra o kadar heyecan dolusun ki her köşen şaşırtıyor insanı.... 
Havalimanına indiğim ilk andan itibaren Alman bir kızla tanıştım, Kim. Frankfurttan aynı uçağa binmişiz. İlk gelişi olduğunu ve benim de onun ilk arkadaşı olduğumu söyledi. Hemen kaynaştık. İlk günüm biraz alışma süreci ile geçti. Got a new phone and a sim card tho :) Diğer günler genelde sabahtan akşama 35.000 adım atarak ve New York'u tam anlamı ile keşfetmek ile geçti. Kim ile takıldığımız zamanlarda oldu ama çoğunlukla yalnızdım. Tabi bisiklet işinde olan Türkler ile de tanıştım bu süreçte. Biri ile muhteşem bir rooftop'a gittik ve bu sırada kuzeni ile tanıştım. Böyle bir kafa yok! Umarım tekrar vakit geçirme fırsatımız olur her ikisi ile de. Pazar gününden itibaren günlerim CT da geçti. Yarın ise uzun zamandır beklediğim hayatımın ilk günü. Heyecan var mı? Sanırım biraz...... Buraya mümkün olduğunca bir şeyler karalamak istiyorum. Şu an aklımda kalan tüm detaylar zamanla zihnimden silinecek. Seneler sonra ansızın buraya baktığımda beni gülümsetecekler biliyorum.

Life is worth taking risks. 
Never give up.

27.07.2021 Things've changed

 Hello there,

O kadar çok şey oldu ki, nereden başlasam bilmiyorum. Tam bu tarihte Amerika vizemi almış bulunmaktayım. Aslında üzerinden biraz zaman geçti. Hafızamı tazelemem gerekiyor.....
Doğru, Amerikaya gidiyorum. İstifamı vermek üzere ekibim ile görüşme sağlayacağım. Mevcut işimden,evimden,ailemden ve arkadaşlarımdan aldığım radikal karar doğrultusunda ayrılıyorum. Heyecanlı olmam gerekirken aslında bomboşum. Herkesin ''hayatın bu kadar güzelken neden gidiyorsun? '' soruları o kadar çok gelir oldu ki, bunun cevabını bile veremez durumdayım. Bir şeyler için çabalamak, daha tatmin olacağım bir hayat yaşamak üzere bazı fedakarlıklar yaptım.

Stay tuned for the rest.....



22 Haziran 2021 Salı

Çoook Olmuş.

 :ok olmuş be.

 Son yazımın ardından söze yeniden başlamaya cesaret edeli. Tüm bunlar kolay şeyler değil tabi.. e bende hazır değilim. Kötünün iyisindeyiz diyelim. Aşılar olundu. Aile bireyleri güvende. Yasaklar kalkıyor. Maskelerden kurtulamadık ama bazı düşüncelerden kurtulduk bu süreçte. Tabiri caizse sırtımızdaki kamburdan kurtulduk, çabalıyoruz. Yeni umutlar, yeni heyecanlar beraberinde stres dolu, hayal kırıklığı dolu günleride getirdi. Genelde tersini daha sık söylerler.... Terfi almayı beklerken, üzerine hayalleri sıralamışken, bambaşka bakıyorken hayata hiç beklenmedik yollar çıkıverdi. Adı üstünde. Beklenmedik. Asla asla deme lafı bu cümlemin mükemmel bir özeti olurdu. Bu pandemi bana o kadar çok şey öğretti ki, hepsi de basit şeyler. Evren gerçekten bazı insanları hayatından çekiyor ki bir ders öğrenesin. Öyle de oldu. Bu yolda çok fedakarlıklar yapıldı ama hayal kırıklığı öyle ağır bastı ki... Gerçekten çok şey öğrendim. Her zaman kendimi insanları tanıyabilen, süzgeçten geçirebilen biri olarak tanımlardım ama son zamanlarda yaşadığım hayal kırıklıkları bana bunun bazen doğru olmadığını öğretti. Emeğini, senelerini verdiğin kişiler bile, sana tapsalarda canını acıtabiliyorlarmış. Galiba artık üzgün olmayı bırakıp sinirli olma moduna geçtim. Ondan bu vurdumduymazlık. Bu süreç sanılandan kolay geçti tabi öyle bir bezmişlik..... pasiflik ile mücadele sendromu kolay atlatılıyor hahahah. Psikologlara mı gidilmedi, irritabl bağırsak sendromu mu olunmadı, yenmemesi gereken besinler tüketilip narsist girişimlerde mi bulunulmadı, muay thai ile hayali varlıklar mı sevilmedi..... Neler neler,,,  Fazla uzatmaya gerek yok, bazı şeyler BİTTİ. Bazı insanlar BİTTİ. Şöyle bir bakınca diyorum ki İYİ Kİ bitti.

Gelelim diğer gelişmelere. Kariyer,kariyer,kariyer. Nedir bu kariyer herkesin dilinde? En çok para getiren mi, en çok mutluluk getiren mi? yoksa insanların nefesini kesecek bir buluş mu yapmak gerek. Amaç nedir mesela? 


MUTLULUK. 

Kiminle mutluysan onunla olmalısın. (bazen yeni tanıştığın biri senelerini verdiğin birinden daha fazla dokunuyor sana, denendi, tescillendi)
Nerede mutluysan, orada olmalısın. NE yaptığının bir önemi yok. O yüzden neden mimarlık yapmıyorsun laflarını duymak istemiyorum. Terfi işi de yattığına göre brand new bir kariyer planlamasına geçebiliriz öyle değil mi. Neticede mutlu olmaya çalışıyoruz. Hadi bakalım. Update ederim.


ps: Farkında bile değil tabi ama, bazen kendimle mücadele etmem gerektiğini hatırlattığın için teşekkürler b.y.



Caov.