23 Haziran 2016 Perşembe

Yolda olmak
















Yolda olmak... Zihnen, fiziken. Birçoğumuz farklı diyarlarda yaşamanın nasıl bir his olacağını düşünmüşüzdür mutlaka. Kimimiz aklından bile geçirmek istemez bu düşünceyi çünkü o zaten aşıktır ülkesine. Kimimiz o vazgeçemediği, doğup büyüdüğü yerden bir gün sıkılır. Kimimiz hiç oraya ait hissetmemiştir bile. Atlayıp Malta'da dil öğrenmek veya Hawaii'de bir vegan kampında her gün meyve yemek, İspanya'da bir kasabada yaşamak... Aslında hayal kelimesini biz kendi anlamından çok, insanların kattığı anlamlardan biliyoruz. Bunlar sadece ''hayall!!!''. Hayır.Şu algıyı kaldırmak istiyorum. Evet hayal diye bir şey vardır, gerçektir,gerçekleşir. Hayalin varsa yoldasın demektir..

20 Haziran 2016 Pazartesi

Heyecan

 Hayattaki en büyük korkularımdan biridir heyecanımı kaybetmek. Bir gülüşün seni ele geçirmesine izin vermek veya beklenmedik bir anda çalan kapıya koşmak yada başarının getirdiği kalp çarpıntısı, aşk.. Aynı bozuk bir plağın ritmini tekrarlaması gibi olurdu hayat, alışagelmiş,sıradan... Kendimizi bir gölün akıntısına bırakmak gibi olmalı oysa ki , öyle belirsiz, öyle kıpırtılı. Sonunu bilmediğimiz bir serüvene çıkmak gibi olmalı öyle gizemli, öyle doğaçlama.İşte ben bir gün o 80 yaşındaki teyze olmak istiyorum, içindeki çocuğun hala orada olduğu..

19 Haziran 2016 Pazar

Baba

Başlık aslında bu yazının ne kadar duygusal bir sona bağlanacağı sinyallerini veriyor değil mi?. Bazılarımızın bu başlığın kelime anlamını bilmiyor olması ne kadar acı. Aslında olay kelime anlamı değil çünkü kelime anlamına bakarsak baba olmak çok kolay. Hadi şimdi bizi biz yapan silahlarımızı ortaya çıkaralım ve bu kelime üzerinde tekrar düşünelim. Sözlüklerden, alışılagelmiş tanımlamalardan çok bize ne ifade ettiğini idrak etmeye çalışalım. Ne yaparsam yapayım, ne yaşarsam yaşayayım, ne istersem isteyeyim omzumdaki o tombul elin hissidir benim için baba. Daima desteğinin benimle olduğunu bildiğim, hayır dediğinde bile nazımın geçtiği tek kişidir o. He bir de fırından aldığımız sıcak ekmeğin ucunu yeme zevkini paylaşmak yok mu... Umuyorum ki, bu dünya onların ne kadar harika ve özel olduğunu her gün hissettiği bir yer ve Babalar Günü de bunların onlara sadece hatırlatıldığı bir gün olur.

18 Haziran 2016 Cumartesi

Kağıtlarda hisseder

Temeline bakarsak hepimiz bir hücreden geliştik....Var olduğumuz halimiz üstüne çok şey biriktirdik. Çok engeller çıktı belki veya bir çok ummadığımız şeyler gelişti,anlam veremedik önce, belki vazgeçtik, belki devam ettik, bilmiyorum çok belirsiz bir son bu.Boşlukları siz doldurun.Şu an önümdeki kağıda bakarak bunları düşünüyorum. Aslında başlangıçta göz için çizdiğim küçük yuvarlak, belirli belirsiz kafa hatlarını göstermek için çizdiğim çizgiler.. Hepsi başta anlamsız gibi görülür. Ta ki içindeki güzellikleri görmeye başlayana kadar. Güzellikler? hepsi birer hayal gücünden ibaret, birazda sevgi, heves...
Şu an yine aynı kağıda bakıyorum, o çizdiğim yuvarlaklarda bana dolu dolu, duygulu duygulu bakan bir şey var. Gurur duyuyorum kendimle çünkü bir kağıda can verdim az önce. Onun bana benim baktığım gibi duygulu bakmasını sağladım.Biri size , kağıtlarda hissedebilir deseydi ne derdiniz? Bunun cevabı en başında çizdiğim o yuvarlakların duygulu bakışlara dönüşmesinde saklı.

17 Haziran 2016 Cuma

Dinle,hisset,yaşa
















Bazen sadece dinlemek, hissetmek gerek. Aslında bir şeylerden hep bir anlam çıkarmaya çalışma durumu vardır ya , ''dur dur ben biliyorum bu şeye benziyor'' . Yakın zamanda duyduğum bir olayı anlatmak istiyorum.Ülkenin birinde, sanat galerisinde, adamın biri yere bir gözlük koymuş. Duvar kenarında duran bu gözlüğü orayı gezmeye gelen ''sanat severler'' görüp eser zannedip fotoğraflamaya başlamış. İlgimi çekmişti bu olay tabi ki. Bu olaya çevre etkisi de diyebiliriz.Etiketlenen şeylere etiketlendiğini bilmeden yapılan yorumlar asıllarından çok farklı oluyor. Misal, lise dönemimde edebiyat hocam tahtaya bir kaç cümle yazıp bunun hakkındaki eleştirilerimizi istemişti. Cümlelerden argoluk akıyordu, kelimelerin çoğuda bir hayli absürddü, Tabi ki yorumlar çok hayranvari değildi. Hocamızın bunun çok ünlü bir yazarın çok ünlü bir kitabından alıntı olduğunu söylemesiyle bakış açımız değişmişti.Artık bunun beğenilebilecek taraflarıyla, bize katacaklarını düşünerek dakikalar geçirmiştik. kısacası onun kabullenebileceğimiz taraflarını arar olmuştuk. Bakış açısı.. o görünmez gözlüklerimiz... hani arada tozlanan ,bizimde arada bir temizlemeyi hatırladığımız. Ne kadar temizlesekte hep orada olan...

Eşsiz

Hiç tanımadığın karakterler, mimikler, bakışlar, hepsinden farklı anlamlar akıyor sanki. Kimisini bir yerden çıkarıyor gibi oluyorsun, kimisini de sanki senelerdir tanıyormuşsun gibi..... çok kişi girer hayatımıza bazen beklenmedik, bazen de sanki zaten bekliyormuşsun gibi. Kimisi için hayatından bir oda ayırırsın, kimisine de o evin kapısını hiç açmazsın. Ne garip değil mi? hepimizin ham maddesi aynı, hayatın kattıkları farklı.Ben hayatın o kattıklarını da bizden aldıklarını da seviyorum çünkü bizi biz yapan tüm bunlarda saklı.

16 Haziran 2016 Perşembe

Yükseğe daha yükseğe/ Up&Up

''Bir tuvalin üzerine öğün öğün çalışıyorum''.
''Fırtınanın altında bir şemsiye diyor ki ,
acıyı dindiren zehirle oturuyorum.''
''Bir olukta yatıyorum ve ayı hedefliyorum, bir okyanusu kaşıkla boşaltmaya çalışıyorum''
''Evet büyümek istiyorum, evet hissetmek istiyorum, evet bilmek istiyorum, nasıl iyileşebileceğimi görmek istiyorum''
Hayat bir o kadar güzel ve karmaşık, bazen geriye dönmen gerekir bazen ileriye sarman. Bazen yükselmek uçlarda yaşamak gerekir.
Sen hangisisin?

1 kutu süt


Yolda gördüğümüz dilenen veya dilenmeyen her evsiz insana bakmadan geçeriz?  Para istediklerinde niye çalışmıyor veya kendi kendimize ' gerçekten dileniyor mu ki ?' diye sorup mendil sattıklarında da  gözümüzü kaçırırız. Bu sefer bir değişiklik yaptım. Taksimde gördüğüm her çocuklu evsizlere süt dağıttım. O minnet dolu bakışları anlatamam kelimelerle. Çocuk ilk defa içmişti çilekli süt belki...
Her gördüğüm mendil satan teyzeden mendil almaya çalıştım. Arada bir bunu yapın çünkü onların amaçları ne olursa olsun aldığım o gülümsemelerin verdiği huzuru hiçbir şeye değişmem.

Çoraplar

Ben bir aktif çorap giyici olarak bu bağımlılığım üzerine konuşmak istiyorum. Ayakkabılarımdan dışarıya sarkıttığım bazen ise dizime kadar çektiğim hatta kış günlerinin vazgeçilmez pamuklu çoraplarıyla birlikte içilen o kahveler..... işte mutluluk bu , bazen hediye edilen bir çift çorap bile dünyanın en büyük mutluluğu haline gelebiliyor. Size bir örnek vereyim, en yakın arkadaşım tam bir çorap hastası. Onunla tanıştığım ilk zamanlardan beri dikkatimi çeken şey, ruh haline göre değişen çorapları. Bir keresinde hiç unutmam, iş yerinde beyaz converse tipi ayakkabılarından bileklerine çektiği pacmanli çorapları....

Naturalidad


Aslında her şey daha iyisi için değil mi? Daha pürüssüz daha düzgün daha porselen bir cilt. Niye hep daha bizim olmayan şeyler istenir ? Daha “herkesleşmek” istenir?.insanlar kendilerinden uzaklaşıyor, benliklerini, karakteristik özelliklerini kaybediyorlar ve buna güzellik diyorlar. Bir zamanlar doğallığın altın olduğu yerde şimdi yapaylık moda oldu. Ama bugünlerde şunu bilen ve bunun için çabalayan insanlar gerçekten güzel insanlar, “doğalsan sen en güzelsin asıl sen’i unutma.

Merhaba



Merhaba..
Ne güzel kelimedir bu. Çok sevdiğim bir büyüğüm anlamının ''selam, ben zararsızım '' demek olduğunu söylemişti. Etkilendim çünkü aslında bu kadar sık kullandığımız bu kelimenin içinde yatan bu derin anlam o kadar sindirilmiş ki hiç bu açıdan bakmamışız ona. Artık merhaba kelimesini çok kullanır oldum. Selam! ben zararsızım