19 Temmuz 2020 Pazar

Durgun

Nasıl başlanır bilemiyorum.
Son yazdığımdan bu yana o kadar çok şey oldu ki. Evet işe girdim. Ne gariptir bazen bir şeylerden o kadar emin olursun ki seni asıl bekleyenlerin farkına varmazsın. Bir kapı kapanırken bir diğeri açılır kısacası.... Öyle de oldu. Bir önceki yazımda mülakatımın kötü geçtiğine kendimi o kadar inandırmışım ki, şimdi o şirketin bünyesinde 5 aydır çalışmaktayım. Tabi o yazımdan sonra ikinci evim olan İspanya'ya gittim. İşe girmeden bana en iyi gelen şeyi yapmış oldum, seyahat etmek.... Dolu dolu geçen iki haftadan sonra real life vurdu tabi. Bir de tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi var. Herkesi sarstı doğrusu. Hala etkisi tüm dünya üzerinde devam ediyor. İnsanların psikolojileri bozuldu, işsizlik arttı. Hepimiz hayallerimizi, planlarımızı askıya aldık. Şu an tam bir film sahnesinden fırlamış gibi maskesiz ve dezenfektansız bir yere gidemez olduk. Son yazımı yazarken bana söylenseydi gülerdim.... Gelin görün ki hayat dediğimiz şey süprizlerle dolu. Bundan birkaç sene sonra nasıl bir hayata sahip olacağımızı, kiminle olacağımızı kestiremiyoruz. Yıpranıyoruz, canımız yanıyor. Hep daha kötüsü olabilirdi düşüncesi ile bir nebze rahatlamak istiyoruz. Dayanıyoruz. Bu süreçte işimi eve taşıdığım ve finansal açıdan zor duruma düşmediğim için mutluyum ve şükrediyorum. Öbür yandan özel hayatım pek parlak geçmedi. Dediğim gibi bu süreç üstümüzden dozer gibi geçti ve biz yine yeniden yaralanmadan atlattık. İlişki nedir? kuralları var mıdır? hayatımıza birileri giriyor, o ve ben iken biz oluyoruz ve bundan sonra nasıl devam edilmeli bilmeden doğaçlama geçiyor hayat. Gerçekten kullanma klavuzu olur mu böyle şeylerin? yoksa bu doğaçlama mıdır bizi ''biz'' yapan. Bizim elimizdeki şey herkesin ''anormal'' olarak değerlendirdiği şey, o kişilere kıyasla bize mutluluktan başka bir şey getirmedi. Saygı ve güven ile birlikte sevgimiz kat kat arttı doğrusu. Biri ile birlikteyken o kişiyi de bir birey olarak kabul etmelisin önce. Sonrası kolay. Ne günümüzün şartları, ne gelenek ne görenek...... Hem bu kadar şeyi düşünüp nasıl birini sevebilirsiniz ki? Sizi bilmem ama ben şu zamana kadar bir kere bile kavga etmediğim, ilişkimizi başkalarının düşüncelerinin üstünde tutan, her zaman bir ''yolunu'' bulan bu adamı çok seviyorum. Bazen bazı anlar gelir, ara vermek istersin her şeye. Bir süreliğine kaybolmak. Kaybolmak her zaman bitmek değildir. Bazen bize daha iyi gelir bu kayboluşlar. Tam da bunu yaşadık. Kaybolduk. Tekrar bulduğumuzda birbirimizi, tüm hatalarımızdan arınmıştık. Terapi gibi. Bazılarını zaman iyileştirir, eğer iyileşmek istersen.... Sonuç olarak, her şeye rağmen ben çok şanslıyım. Şükrediyorum. Beni ''her'' halimle kabul eden biri ve anormal bir ilişkim var. Belkide bizizdir... normal olan.....

Better days ahead.....

10 Ocak 2020 Cuma

Merhaba 2020!

Daha dün gibi 2019'a girmek üzere olduğumuz anlar.... Şimdi ise çok faklı bir insan olduğumu hissediyorum. Büyüdüğümü. Artık gerçekten bir yetişkin olarak hayatıma atılmak üzere olduğumu. Şu an Türkiye'nin durumuna bakarsak çok parlak bir gelecek beklemiyor belki bizi bilmiyorum ama bir süre önce her şeyi göze alarak verdiğim bir kararı tekrar gözden geçirdim. Verdiğim karar aslında manevi değerleri kariyerimin üstüne koymamı gerektiren bir karar. Yapacağım kariyer evime döndüğümde sevdiğim adamı görmeyeceğim bir hayat verecekse bunu istemiyorum. Sevdiğim adamı hayalime değişiyorum çünkü onsuz benim için hiçbir şeyin önemi yok. Bunu dışında 2020 ye dair bir takım kararlar aldım. Bilirsiniz, kendimi üzmemek, sıfır stres, her şeyi kafaya takmamak, bol bol su içmek, kitap okumak ,spora başlamak ve ve ve İŞ BULMAK gibi. Sonunda konunun bu kısmına geldik. İş bulmak. Bu zamanda ve Türkiyede. Birçok yere başvurdum ve iki yerden geri dönüş aldım. Birincisi Yurtdışı Eğitim Danışmanlığı. Neden bu meslek. Çünkü bir süre dinlenmeye ihtiyacım var. Fakat bu iş yeri bana o kadar çok umut verdiki. 1,5 ay içerisinde toplam 3 mülakata katılmama rağmen son bir mülakat için tekrar döneceklerini söylediler ve alınmadım. Çok kalbim kırıldı ama bir şekilde aştım. Sonrasında iki gün öncesinde Gayrimenkul Sektöründen bir şirket bana ulaştı. Asıl bu iş beni çok heyecanlandırmıştı. Üstelik tecrübesiz alıp yetiştiriyorlardı! vaaayyy. En mutlu olduğum nokta bu şirketin beni mülakattan mülakata koşturtmaması. 2 gün önce ilk mülakata gittim ve çok güzel geçti. Hemen iki saat sonra beni arayıp tekrar davet ettiler. Bu sefer müdür ile görüştüm. Bu kısım biraz sıkıntılı çünkü kendimi ifade ediş şeklim beni hiç mutlu etmedi. Çok kastım, kendimi çok amatör bir konuşmanın içerisinde buldum. Nasıl yansıttım düşüncelerimi bilmiyorum ama yeterli hissetmedim. Çıktığımda yıkıldım bi anda. Dedim ki kesin alınmadım. Hala sonucu bilmiyorum hayırlı olacaksa umarım alınırım diyorum. Ve umarım buraya bir daha yazdığımda bir işim olmuş olur :)