24 Ekim 2016 Pazartesi

Beklenmedik

Bugün garip bir şey yaşadım. Şişhane metroda benim Kanadalı olduğunu tahmin ettiğim mavi gözlü Arap bir arkadaşımız bana yol tarifi sordu ve bundan mütevellit konuşmaya başladık. Biz metroya doğru yürürken baya muhabbet ettik yani. Sonrasında kendimizi bankta metro beklerken bulduk. Arkadaş burada iş dolayısıyla bulunuyormuş dönecekmiş yakında falan filan. Metro geldi biz bindik ve ineceğimiz yere tonla durak var. Tabi yine muhabbet ederken bulduk birbirimizi. Farklı dillerde bu kadar anlaşmak daha doğrusu hiç tanımadığın birinin öylece hayatına girmesi, senden bir şeyler alması, sana bir şeyler vermesi öyle güzel hissettiriyor ki. Sanki en yakınınla görüşmeyeli uzun zaman olmuşta konuşacak şeyler birikmiş gibi. Bana vaktimin olup olamadığını, kahve içip içemeyeceğimizi sordu.Zaten her ne olursa olsun tanımadığım biri ile ne o saatte ne de tek başıma böyle bir işe kalkışırım düşüncesi ile yorgun olduğumu, yetiştirmem gereken projeler olduğunu söyledim. Gayet anlayışlıydı sanki hiçbir şey olmamışcasına konuşmaya devam etti. İnme vakti geldiğinde ise ineceği duraktan iki durak sonra, yani benim durağımda indiğinden , tekrar karşı istikamete geçerek geri döndü. Maceramızda burada sonlandı. Diyeceğim o ki , kısa sürede olsa tanımadığım bir insanla bir şeyler paylaşmak, güncel meseleler ile ilgili tartışmak çok hoşuma gitti.Burada buna da yer vermek,ölümsüzleştirmek istedim. Teşekkürler Abdurrahman:)

Closer

                    Asla yaşlanmayacağız.
                                                                                                              Asla yaşlanmayacağız.
Yaşlanacağım ama içimdeki çocukla. Neşe vardır ya kaybedilmemesi gereken en önemli şeylerden biri. Bunu kaybetmediğimiz sürece hayatın getirdiği kırışıklıklar ve ak saçlarımız ile koltuğumuzda oturup en sevdiğimiz kitabı okurken bitki çayımızı yudumlayabiliriz. Bunu her zaman yapabilirsiniz evet ama o içinizdeki huzuru ve neşeyi hissedemeden ne içtiğiniz çay tatlı gelir ne de o koltuk rahat verir size.


Bazı şeyleri düşünmemek lazım

Çok düşünmeli miyiz?  bir şeyleri yaşamak için. hayallerimizin peşinden koşmak , o hep istediğimiz botu almak. İstediğimiz bölümü okuyamamak, keşkeler, gelecek korkusu. Beynimizi o kadar çok kullanırız ki farkında olmadan , ihtiyacımız olduğunda darmadağın olmuş hissederiz. Farkındalık aslında çoğumuzda olmayan. Farkında olamıyoruz , fark edecek hareketlerde yapmıyoruz açıkçası. Cesaret edebileceğimizi farketsek? güzel olduğumuzu? falanca insanın yapması demek bizimde yapabileceğimiz anlamına gelmesi? bizim neyimiz eksik? zamanı gelince alabileceğimizi o botu? . Hatırlıyorumda ilk işe başladığımda sadece bir hırka için kasada sıra yapmıştım insanları. Sırf ihtiyacım olup olmadığını düşünüyordum. Beni mutlu edip edemeyeceğini veya bana nasıl yakıştığını değil. Oysaki ilk maaşımla alacağım ilk şeydi. Arkadaşım dedi ki '' mutlu musun? al.'' konu müsrüflük değil veya ne deniyorsa. Aldım. Sizi ne mutlu ediyorsa onu yapın. Yanlış bölümde okumak, bir şeye paranızın yetmemesi  veya öz güven eksikliği. Aşın bunları. Hepsine sahip olacağınız hatta sahip olup da farkına varacağınız milyonlarca şey var bunlar bir yere gitmiyor, giden, akıp geçen.... zaman........