11 Kasım 2017 Cumartesi

Daha mutlu

Alışıyordum. Alışıyordum yavaş yavaş. Önümdeki 4-5 günüm odada, izole edilmiş bir şekilde geçmeye başlamıştı. Gerek yoktu ama öyleydi işte. Napıyorum ben? Neredeyim? sendromu.Derkeeen tanıştım onlarla. Benim ilk Türk arkadaş grubum.  Oda arkadaşım Ege'nin erkek arkadaşı ve oda arkadaşları. Daha oradaki hayatım ile ilgili ne yapacağıma karar bile vermemişken bir hevesle ilk arabamı aldım. Sanki çoook gerekiyormuş gibi dediğinizi duyar gibiyim. O günden sonraki 3 ayım refah içinde geçti sayesinde.... İşe alışmaya başlamıştım,yavaş yavaş çevre yapıyordum falan. Sanırım o zamanlarda yaşadığım ilk aksiyon İspanyol pasaportu  ile bir eğlence mekanına girmekti. O günden sonra nerede olduğumun, anı yaşamam gerektiğinin bir kez daha farkına varmıştım. İlk haftalar yaptığım yegane şey çalıştığım Resort'un arazisini keşfetmek, biraz dışarıdaki göle gitmek falan olmuştu. İşte tamda o zamanlarda kaçırmıştım Chicago'daki Coldplay konserini... İçimde yaradır hala. Olsun be gölü gezdim bende ....
Her gün birileriyle tanışır, işi daha iyi öğrenir olmuştum. Nihayet o gün gelmişti. Sınava girecektim ve cankurtaran olacaktım!. O zaman tanıştım onlarla. Tayvanlı arkadaşlarım. Suyun altında su geçirmiyor diye fotoğraf çekmeye çalıştığımız Iphone 7'yi , her daim yanımda bulundurduğum üzümlerimi, aralarından birinin her fotoğraf çekildiğimizde üstünü çıkarmasını, Really???? dememi komik bulup dalga geçmelerini asla unutamayacağım sanırım. Maceralarımız,anılarımız tabiiki bunlarla sınırlı değil, daha anlatacak çok şeyim var.. Türk grubumla mutfakta yaptığımız ilk yemek, tavuk sote! Benim ısrarımla mırın kırın ederek mikrodalga yemeklerine bir süre ara verme kararı almışlardı ama sonrasında da hallerinden gayet memnun görünüyorlardı. Her akşam batak atmaya başlamıştık. Nerede mi? Mucizevi icadımızla tanışın... Dolaplarından söktükleri rafı, ters çevirdikleri iki çöp kutusunun üstüne koyduklarında adeta kumar masası icat etmişlerdi. Bir gün Downtown'a gittik ve orda Vintage fotoğraf çekildik!. Bir başka deneyimdi benim için itiraf etmeliyim. İlk defa o tarz bir yerde, eski kıyafetlerden giyip fotoğraf çekilmiştim. Birazda cankurtaranlıktan bahsedeyim. Herkesin söylediği aksine zayıf ve minyon bir tip gayet cankurtaran olabilir. Misal ben. 4 aylık çalışma tecrübeme göre gereken tek şey ''cesaret''. Fazla tehlikeli kaydıraklar ve havuzlar yoktu tabi ama bizde bir şeyler öğrendik. Gördüğüm tombul popoların haddi hesabı olmasada sanırım yazın en eğlenceli işini yapıyordum ve bunu çok seviyordum! Anlattığım tüm bu aşamalardan sonra kendime gelen bu ekstra özgüven ve gurur duymuşluk hissi pahabiçilemez. Devamı gelecek....

19 Ekim 2017 Perşembe

Her şeyin başladığı o an

Nasıl başlanır bilmiyorum içimde bunca şey varken. Macera dolu Amerika..
Evet döndüm. Tam 4 ay sonra. Yaşadıklarım mı? Dur bir dakika oraya geliyorum. Her şey yaşayacağım eyalete giden uçağı kaçırmam ile başladı. Bavullarımın gitmiş ve benim kalmış olmam tokat gibiydi evet. Sakin olmalıydım, indikten sonra her şeyimi bulacaktım zaten. Nitekim öyle oldu, derin bir ohhhh çektim. 4 ayımın dolu dolu geçtiği o eyalete, Wisconsin'a adım attığım ilk andan itibaren tek başımaydım. Hala lobide bavullarımla beklediğim o anı hatırlıyorum da.. Kim gelecek? Ne zaman gelecek? Ne yapmalıyım? Tam iki saat sonra o 4 ayımı geçirdiğim evime götürülmüştüm. Bavullarımla kapıdaki o topluluğun önünden geçerken bakışlara aldırış etmeyip merak içinde içeriye attım kendimi. Kaç Türk vardı? Kimlerle kalacaktım?. Kalacağım insanların içinde Türk var mıydı? 224. Kalacağım odamın numarası. Üzerinde adım yazan bir zarfın bana verilmesiyle her şey başlamıştı.Odam 2. Kattaydı. Asansöre biner binmez bir çocuk daha giriverdi içeri. Birbirimize ''merhaba'' diyip güldük. Türktü. İlk konuştuğum kişi Türktü!. Odama vardığımda kapıyı açamayarak ilk fiyaskomu yaşamış oldum. Neyse ki o sırada oradan geçen bir kız yardım etti. Utanç içinde içeri attım kendimi. İlk gördüğüm şey eşyalardı. Birileri zaten yerleşmişti. Oturdum ve bekledim. Dikkatimi çeken şey masanın üstündeki tuzluktu. Türk!!!!!!!!! dedim kendi kendime. Bir diğer masada İspanyolca yazıları olan bir ilaç. Diğeri de İspanyol. Güzeeeel :) . Claudia ilk tanıştığım oda arkadaşım oldu. Onunla tanıştıktan sonra 2 haftamı İspanyol tayfası ile geçirdim. Benimde çat pat İspanyolca bilmemi göz önünde bulundurarak sadece İspanyolca konuşan bu grup, zamanla benimde grup arkadaşlarım oldu. Aralarındaki tek yabancı,tek Türk ben olduğumu düşünürsek bizi gören herkes, hatta sonrasında yeni tanıştığım tüm insanlar beni İspanyol zannettiler. Hoş, herkes İspanyollara benzediğimi söylüyor o ayrı konu hala çözemedim..... Geldiğim ilk gün kaçırdığım cankurtaran dersleri yüzünden bir sonraki dersleri beklemem gerekti. Hatta ilk 3 günümü boş boş etrafı gezip,keşfederek geçirdim.Bu süre zarfında diğer oda arkadaşım Ege ile tanıştım. Bana birçok tavsiye verdi diyebilirim. Yinede bu, ilk alışverişimde aldığım onca gereksiz şeylere mani olamadı tabii.  Bir süre sonra odamıza diğer İspanyol arkadaşım olan Marta geldi. Her şey istediğim gibi gidiyordu. İspanyolcamı geliştirmek konusunda kendimi fazla gaza getirmiştim. Marta'nın da geç gelmesi ile aynı dersleri ve eğitimleri alacağımızı bilmek beni çok rahatlatmıştı. Sadece o değil diğer İspanyol arkadaşlarım ile de aynı sınıfta olacaktım. İlk iş günümüzde jilet gibi üniformalarımızı giyindik. Su parkına yol aldık. Otel o kadar büyük ki , gideceğiniz yeri bulmanız için size harita veriyorlar :) İlk gün İspanyol arkadaşlarımla aldığım eğitimden sonra resmen çalışmaya başlamıştık. O günden sonra ki  tek başıma geçireceğim ilk iş günüm için
5 alarm birden kurup heyecandan uyuyamamıştım, ya geç kalırsam diye..... Şu an gülüyorum o halime doğrusu. Her şey başlamıştı, Amerika'daydım ve çalışıyordum. Tek başımaydım....

5 Temmuz 2017 Çarşamba

Amerika

Evet ayak bastım . Amerikadayım. Bir zamanlar rüya gibi gelen hiç gelmeyi düşünmediğim yerdeyim. Beni ne bekliyor bilmiyorum ama ayağımı bastığım anda yalnız hissettiğimi ve bunu sevdiğimi söyleyebilirim.! Beni bekleyen maceralar olacak biliyorum ve sabırısızım. Bunu şu an çok başka bir yerden yazıyorum , çünkü çok gezdim çok macera yaşadım. Ve hala açım maceraya... NYC,  Massachusetts, Connecticut gibi birçok yeri gezme fırsatım oldu. NYC , Times Square de kendini tutuklatana kadar polislere bağıran adam, Brooklyn Bridge'de bisiklet yolu üzerinde fotoğraf çekildiğimiz için az daha ezilmemiz, yine Brooklyn'de karşıdan karşıya Türk usulü geçerken ezilmekten son anda kurtulmamız, Manhattan'da diş fırçası aramak uğruna herşeyimizi ortaya koymamız, Liberty Island yolunda bir grup dansçının herkesi başına toplayıp gösteri yapıcam ayağına bekletip gösteri için para istemesi, NYC metro kartı alıp makine para üstü verir diye düşünüp 20$ kaptırmamız, Rhode Island'da üyelik gereken bir otoparka park edip sırf gidip kendimiz sordugumuz için arabayı çekmek zorunda kalmamız, mayolarımızı giyip suya giremememiz gibi daha birçok anı var. En önemliside bunları en değerlinizle yapmanız. Devamı gelecek......

18 Mayıs 2017 Perşembe

Bekleme-ntiler

Kendimizden beklentilerimiz neler? Ne istiyoruz? Yoksa bizden beklentilerimi ister olduk zamanla? zaman öyle korkunç bir olgu ki, kendimize bakış açımızı, benliğimizi değiştirir bazen; geliştirir düşüncelerimizi , olgunlaştırır, çocuklaştırır. En önemlisi biliyor olmak sanırım bunu. Zamanla değiştiğimizi ne olursa olsun. Bilelim ki yapılacak hiçbir şey için geç değil şu anda, ne zaman mı geç olur? . Anlarsın. Anlarsın o zaman geldiğinde ve yinede bilmeni isterim biraz cesaretle aşılamayacak duvar yok, bahsettiğim duvar çin seddi olsa da yada uçsuz bucaksız bir uçurum; sonunu göremediğin, içindeki duvarları aştığın sürece , o eşikten kendini geçirdiğin sürece seni tutan hiçbir şey kalmaz. Gerçekleşemeyecek bir şeyi hayal edemezdik zaten değil mi?

8 Mayıs 2017 Pazartesi

Son kez

Her saniyemiz sadece kendimiz için bile yoğun ve karmaşık duygularla geçiyor. Peki ya diğerleri? O küfür ederek uyandığı sabahta işine küfür ederek gidenler, yoğun bakımdaki yakınının uyanmasını uman, sırf para için hayatını riske atanlar, evlat acısı çekenler,anne-baba acısı çekenler; o çok istediği sınavı kazananlar, hayatının fırsatını yakalayanlar,yaz planları kuranlar... Şu an bizim aksimize hatta biz bile öyle şeylere kafa yoruyoruz ki hayattın bazı kısımlarını kaçırıyoruz. O kadar meşgulüz ki yarın,öbür gün diye diye bir bakmışız zaman geçmiş, artık çok geç. Zaman böyle değil midir zaten öyle hain öyle düşüncesiz, geçer işte birden anlamayız. Hastalığın bol olduğu günler geçiriyorum. Her yaz , hatta hayatımın neredeyse her döneminde benimle olan, benimle olmasına alıştığım insanları teker teker kaybediyorum. Yarın uğrarım, yok öbür gideyim dediğim her saniye için şu an pişman olduğum içimi kemiren bu lanet his ile yaşıyorum bir süredir. Bunlarla bu kadar yakın ve beklenmedik bir sürede karşı karşıya kalacağımı düşünmemiştim.Bugün aldığım bir haberle uzun zamandır yoğun bakımda durumu pek iyi olmayan yakınımın 'annesinin' vefat ettiğini ve daha dün bana selam yolladığını öğrendim. Dün orada olabilirdim ama değildim,Olmalıydım diyorum kendime. Önüne geçemeyeceğim şeyler var evet, mesela artık o yok, ''anneannem'' yok. Ben ona böyle derdim.. Ama onun yok olmaması aksine keşke ben orada olsaydım diyorum son kez. Keşke diyorum. Keşke demeyin. O haftaya göreceğiniz insanları bu hafta görün. Hayatta keşkelere yer yok çünkü.

20 Mart 2017 Pazartesi

O,GÜLSÜN


Annem.
Annem  benim herşeyim, herkes gibi benimde annem benim elimde sahip olup olamayacağım herşey.
O, kızsın.
O, üzsün,
O, bağırsın,
O, sevsin
O, sevilsin
O, ağlasın; ama heyecandan ağlasın,sevinçten mutluluktan..
O, GÜLSÜN.
Bazen kızıyorum ama o hayatımdaki kızgınlığımı saniyeler içinde söndürebilecek tek insan.Saniyeler  içinde beni mutlu eden ve bir ömüre yettiren tek insan.O kalbimi ısıtan, sıcaklığıyla her daim içimi sıcak tutan tek insan.Kimisi anlatmaz herşeyi,paylaşmaz. Niye? ''kızar''. Kızsın. ''anlamaz'' evet anlamaz, anlamasın. Anlatmaya hazır olduklarında , onu bulamadıklarında....
Görüyorum insan içinde ne kadar kolay aşağılanıyor kimilerinin anneleri. Peki ya kızacak köpürecek, koklayacak bir anneye hiç sahip olmamış olanlar?Doğru, kimi zaman geç kalınır bazı değerlere. Bakıyorum bugüne, benim için yaptıklarına. Günün birinde belki giderim diye düşünmemi tek engelleyen insan o, annem. Sevmelere doyamadığım yanaklarını ısırdığım, bana baktığında gözleri parlayan bu insanın herkese bahsettiği ''o'' gurur duyduğu kızı olmaktan o kadar mutluyum ki. Çünkü o benim, yazımda da belirttiğim gibi beni  hayatımdaki kötülüklerden koruyan güvenlik battaniyem; etrafımdaki beni olumsuz etkileyen, etkileyebilecek  herşeyi yok eden kahramanım; imkansızı imkanlı yapabilen; ateş gibi yanan havada bir sözüyle yağmur yağdıran; Annem.
Ben çalışıyorum ve okuyorum. Dolayısıyla annemi çok nadir görebiliyorum ve neredeyse hiç zaman ayıramıyorum. Onunla geçireceğim her saniye o kadar değerli ki... Bir gün sarmaş dolaş dolanırken bana söylediği sözü hiç unutmuyorum '' Görende senelerdir görüşmüyoruz  sanacak:)''
Seni seviyorum anne.


15 Şubat 2017 Çarşamba

Pahabiçilemez şeyler var!

Hayat öyle tesadüflerden oluşuyor ki bir gün yanınızda oturan kişi ertesi gün sizi en iyi anlayan kişi oluyor.Böyle tesadüfler insanların hayatına zevk katıyor bence. Ertesi gün hayatın ne getireceğini bilmeden yaşamak bence dünyanın en güzel şeyi. Koyuyoruz kafayı, uyanınca yeni gün,yaşanacak yeni şeyler,yeni insanlar belki hı? yeni insanlar... ah işte konu bu. Yakın zamanda hayatıma çok fazla insan girdi ama bir kaçı gerçekten hayatımı daha güzel hale getirdiler. 1sn , 5 saat, 1 yıl. İlla uzun mu sürmesi gerekiyor her duygu? Modum düşünce sarılıp enerji aldığım bir insan, sadece düşünün. Süresi 5 sn  ama benim mutluluk seviyem tavan. Demek istediğim aslında ertesi güne uyanmaya o kadar alışmışız ki, bizi bekleyenlerin farkında değiliz. Yaşanacak çok şey var, sarılacak çok insan. Birinin sana enerji vermesini bekleme, sen git sarıl. Mutluluk bulaşıcıdır. Başkasının o güne gülerek başlamasına sebep olmak pahabiçilemez.

Kötü başladık

Kötü başladık diyebilirim. Hastalıklar, ölümler. Hayatımızdan eksik olmaz biliyorum ama yinede alışamıyoruz bazı şeylere. Belkide yaşadığımız güzel şeyleri göremiyoruz kötü şeylerin yanında. Hayatımın yolunda gitmediği bir dönemden geçtim. Zorlandım çok fazla inanın bana.. Ama şu an herşey öyle yolunda gidiyor ki, bir an neredeyse yolunu kaybettiğini düşünmeye başlıyordum. Asla yılmadım bu hayatta diyebilmek isterdim, fakat yaşadıklarımın karşısında dimdik duruyorum diyebilirim sadece.Yıldım ama durdum, durdum çünkü biliyorum geçecek herşey. Geçti herşey.

3 Ocak 2017 Salı

Yeni mi yıl?

Yeni yıla yeni dileklerle diyelim o zaman.. Bu yıl benim için çok yönlü geçti diyebilirim. Harika zamanlar geçirip , o harika zamanların içince acı içince kıvrandığım sonrada bu kıvranmanın getirdiği olumlu birçok güzel şeyle karşılaştığım; Yeni insanlar tanıdığım, insanları yeni tanıdığım, geç öğrendiğim, öğrenmek istemediğim anlarla dolu bir yıldı bu yıl.  Her sene olduğu gibi bu seferde 2017 den daha çok güzellik isteriz gelenek yerini bulsun.... Eskiden derlerdi inanmazdım ama seneler bizi olgunlaştırıyor ve olgunlaştıkça farkediyoruz. Yaşadığımız her pişmanlık yerini alınacak derslere bırakıyor ki bu benim hayata bakış açım diyebiliriz. ''hatalar''. Ben hatalarım olmadan yaşayamam, onlar olmadan doğru yola sapamam, doğru yolda olduğumu anlayamam. Yine hata yapacağım belki üzülüp sevineceğim kime ne ... ''Daha güçlüyüm ben hatalarımla''